30 Ara 2024
BT Content Showcase - модуль joomla Книги

Etik- İnsanoğlu -Evrim 1

PSİKOLOJİ
Typography

Yeni Zelanda’da Cuma namazında Tanrı’nın huzurunda kurşunlanan Müslümanları hayret ve acıyla izledik hep beraber. Asırlardır süregelen açık kalan bir “Haçlı Hesaplaşmasını” dürmek istemişti bir cani, kendisince. Ama savaş meydanında değil de silahsız savunmasız Allah huzurundaki insanları, çocukları seçerek.

Ne kadar adi ne kadar alçakça bir eylem! Bu, sonuncusu değildi. Olmayacak da.

Suriye’deki savaş da ayni canilikle devam ediyor.

“Cennette yemek var!” diye seviniyor bir çocuk ve kendini ölüme hazırlıyor. Çektiği acıların dozu ölümün acısını algılamasını engelliyor. Tahayyül edilemez bir dram.

Musul’daki bir diğerine soruyorlar,

“Adın ne?”

“Bilmiyorum.” ...diyor. “En son ne yedin, kahvaltıda ya da öğlen” …gülümsemeye çalışıyor olmuyor. Adının ne olduğunu, en son ne yediğini unuttuğu gibi gülümsemeyi de unutmuş Melek. Tüm dünya insanlığını unutmuş zaten…bu çocuk da unutmuş çok mu?

Suçları neydi dersiniz. Avrupa’da ya da Amerika’da dünyaya gelmemesi miydi ya da Müslüman olarak doğması mıydı?

Martin Luther King’in “I have a dream.” diyerek rüyasının ırk ve renk ayrımı olmayan bir dünya olduğunu haykırmıştı milyonlarca insanın önünde. Peki Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Afro-Amerikalı insanların suçu neydi? Sahip oldukları ten renkleri mi?

Almanya’da 2. Dünya Savaşında Nazilerin ideolojik sapkınlıklarına kurban düşen milyonlarca savunmasız insanın suçu yanlış zamanda yanlış yerde olmak mıydı?

Anlaşılan o ki ari ırk haricinde herkes yanlış zamanda yanlış yerde olmaya devam ediyor.

Zwickau terör hücresi sanıklarının NSU yargı sürecinde adalet beklerken öldürülen 12 insanın suçu arı ırk mensubu olmamalarıydı.

Sonu gelmeyen bir ayrımcılık hikayesi. Nedir derdi bu insanoğlunun? Bulunduğu coğrafyada kendini ayrıcalıklı mı görmesi?

Herkesin kendine özgü bir hikayesi olduğu gibi ortak bir hikayesi de var aslında.

İnsanın özünde saklı, hem de yadsınmayacak, görmezden gelinmeyecek bir ortak hikâye. Hikâye de değil aslında, gerçekliğin ta kendisi. Hepimiz insanız.İnsanoğluyuz.

Gelecek analiz yazımda etik anlamda ele aldığım bu konuyu bilimsel anlamda ele alarak kaldığım yerden devam edeceğim.

 

Ender Erdikici

BW Journal