Orta Asya’da kurulan Türk Devletlerinden günümüze Türk milletinin tarihini anlattığımız yazı dizimizde bu sayıda ele alacağımız Osmanlı padişahı II. Mehmet, yani herkesin bildiği adıyla Fatih Sultan Mehmet. İstanbul’u fethedip, dünya tarihine yeni bir seyir veren kişi. Ancak İstanbul’un fethi sonraki sayımızın konusu. Bu yazımızda “II. Mehmet İstanbul’u fethedene kadar neler yaptı?” “Nasıl birisiydi?” gibi sorulara cevap vermeye çalışacağız. Genç yaşta büyük zaferlere imza atmış II. Mehmet’in çok yönlü kişiliğiyle ilgili daha çok şey öğrenmek için yazımızı okumaya devam edin!
“Fatih” Olmadan Önce II. Mehmet
- Mehmet 30 Mart 1432 yılında Edirne’de dünyaya geldi. Annesi Hüma Hatun’dur. Erken çocukluğu Edirne sarayında geçen Mehmet, her şehzade gibi devlet yönetimini öğrenmesi ve deneyim kazanması için Manisa sancakbeyi olarak atanır. Yanında ise eğitimiyle yükümlü Molla Gürani vardır. Her şehzade devlet yönetimi deneyimi yanı sıra bir de meslek edinmek zorundadır. Genç Mehmet top döküm işini seçer, bu seçim onun savaş teknolojilerine ve bilime merakından kaynaklansa da birkaç sene içinde İstanbul’un kuşatılmasında önemli bir rol oynayacaktır…
İlk kez 12 yaşında tahta geçmek durumunda kalan II. Mehmet, 2 yıl padişah olarak kaldıktan sonra devletin sürüklenmekte olduğu durumu görünce babası II. Murat’ı tahta geri dönmeye zorlar. İkinci kez tahta çıkışı 1451 yılında henüz 19 yaşında iken, ama bu sefer kesin olarak olacaktır.
Bilime Merakı
- Mehmet hem Batı hem de Doğu kültürü etkisi altında sentezlenmiş bir eğitim aldı. Ana dilinden başka Yunanca, Sırpça, Arapça, Latince, Farsça ve İbranice dillerini çok iyi konuştuğu özellikle Arapça ve Farsçaya çevrilmiş Antik Yunan felsefesi eserlerini okuduğu bilinir. Ayrıca matematik ve geometri bilimlerine de ilgisi vardı. En büyük keyiflerinden biri dönemin alim, şair ve sanatkarlarını toplayıp onlarla sohbet etmek ve merak ettiği konuların araştırılmasını istemekti ve bunlarla ilgili yazılan makaleleri okurdu.
1466 yılında Batlamyos Haritasını tekrar tercüme ettirdi. Bilime ve alimlere verdiği önem hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun onları korumasından ve sarayda ağırlamasından anlaşılabilir. Dönemin ünlü astronomi ve matematik bilimcisi Ali Kuşçu’yu Timur İmparatorluğundan İstanbul’a getirtmiştir. Rönesans döneminin ünlü ressamı Venedikli Gentile Bellini de İstanbul’a gelerek II. Mehmet’in bir portresini yapmıştır. Batılı tarzda resim sanatının çok gelişmediği Osmanlı kültüründe Rönesans döneminin ünlü ressamlarından birini saraya getirip kendi portresi için poz vermesi II. Mehmet’in açık fikirliliğini göstermektedir.
Şair Kişiliği
- Mehmet, Avni takma adı altında, Dîvan Edebiyatı geleneğinden etkilenerek, süslü ve metaforlarla dolu bir dille özellikle Allah sevgisini dile getirdiği şiirler yazmıştır. Şiirlerinde kullandığı terimlere bakarak II. Mehmet’in coğrafya, felsefe ve astronomiyle ilgilendiği görülebilir. Fatih’in günümüze ulaşan tek eseri Divân’dır. Bu eserde 70 tane ölçü ve uyakla yazılmış şiir bulunur. Bu eser, Avnî Divânı adı ile ilk kez 1904 yılında G. Jacob tarafından Berlin’de basılmıştır. Divân içerisinde Melîhî ve Ahmed Paşa’ya övgü olarak kaleme alınan şiirler, birçok araştırmaya konu olmuştur. Bu şiirlerden bir tanesi günümüz Türkçesine çevrilip sadeleştirilmiş haliyle budur:
Aşk ile gönlünü viran eden bir daha onun şen olmasını istemez
Senin aşkının derdiyle üzüntü çeken bir an bile mutluluk istemezHava ile toprağa karışıp toz gibi savrulan gönül
Sevgilinin yolunun toprağından bir an bile kendisi uzak olsun istemezAşkı yüzünden fena halleri hoş gören akıllı kişi şöhret peşinden koşmaz
İnsanlardan uzak yaşamayı seven meşhur olmayı istemezBağrını kanlar içinde bırakan kimse kırmızı dudaklara ilgi duymaz
Eteğini gözyaşı ile dolduran da dizi dizi inci gibi dişleri istemezEy Avnî! Aşk parası yok olmayan ve tükenmeyen bir hazinedir
Ona sahip olan başka hiçbir hâzinenin bekçisi olmak istemez
İdari Birimleri Yeniden Düzenlemesi
- Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra devlet yapılanmasında köklü değişiklik ve düzenlemelere gitti. Temsilcilerin toplandığı Divanın idaresini mutlak vekilim dediği sadrazamlara bıraktı ve defterdar, kazasker ve diğer devlet çalışanlarının detaylı görev tanımlarının yapılmasını sağladı. Merkezi orduyu güçlendirip sınırdaki valilere bağımlılığı azalttı ayrıca Yıldırım Beyazıt zamanında kaybedilen toprakları geri alıp kendini Doğu Roma Hükümdarı ilan etti. İstanbul’un herkes için cazip bir ilim ve sanat merkezi haline gelmesini sağlayıp, klasik Osmanlı medreselerinin temelini oluşturdu.
Dolu Dolu Yaşanmış Bir Ömür
Fatih Sultan Mehmet, 1481 yılına kadar tahtta kaldı ve bizzat 25 sefere katılmakla kalmayıp bu seferlerde ön cephelerde savaşarak askerleri yüreklendirdi. Azim ve iradesini devlet yönetiminde ve savaşlarda gösterdi. Bilim, sanat ve savaşlarla dolu dolu geçen ömrü gut hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü, Maltepe’de sona erdi ve Fatih Camii’nin yanındaki Fatih Türbesi’ne defnedildi.
Kaynakça:
http://www.kimkimdir.net.tr/kisiler/fatih-sultan-mehmed
İnalcık, Halil, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt 28, 2003
https://www.turkedebiyati.org/sultan-sairler-avni-fatih-sultan-mehmed/
https://www.wannart.com/fatih-sultan-mehmetin-kaleminden-7-enfes-siir/
Osmanlı Devleti Tarihi Yazı Dizisi-8
Tools
Typography
- Font Size
- Default
- Reading Mode